Alamancı
Değişimler
Babam beni Almanya’dan zorla Anavatan Türkiye’ye getirmeye karar verdiğinde 12 yaşındaydım. Elbette kıyameti kopardım. Okulumda fena değildim ve mutluydum. Aslında o zaman da şu anda olduğu gibi değişimlerden pek hoşlanmıyordum. Babam beni vatana, millete hayırlı bir evlat olarak yetiştirmeye kararlı ve bunu Alaman topraklarında yapamayacağından emin, tüm şansını zorladı ve Üsküdar Anadolu Lisesi’ne kaydoldum. Annemle birlikte Türkiye’ye döndük. Babam bir süre daha Almanya’da kalıp, dönüşümüzü finanse edecekti.
Alman sistematiği
Almanlar o yıl İşçi sınıfının Türkiye’ye dönüşünü teşvik etmek üzere İstanbul’da Bahçelievler, Kartal, Üsküdar Anadolu Liselerini açarak bizleri sınavsız bu okullara almışlardı. Öyle de olması gerekiyordu. Bu okullar sadece intibak edecek öğrenciler içindi. Daha sonra dönem dönem bizleri ziyaret etmişler ve bizim ana vatana ne kadar uyum sağladığımızı tabii ki sorgulamışlardı. Alman sistematiği buydu. Yap, işlet, devret, kontrol et, öğren, yeniden dene.
Son Karar
Nasıl adapte olduk bilmiyorum. Almanca konuşmamız, o dönem Türkiye’deki gençlere göre daha rahat tavırlarımız İstanbul’daki çevremizi rahatsız ediyordu. Hatta tepkilerindeki hakarete varan davranışlarına bakılırsa, korkuyorlardı bizden diye düşünmüşümdür.
Yapabilecekleri bir şey yoktu. Bir kere gelmiştik. Bir çoğumuz Almanya’ya geri dönse de ben kalmaya karar vermiştim. En azından üniversiteyi kazanıncaya kadar…
Üniversite Tercihi
Almanya’nız sizin olsun diyerek
üniversiteyi Türkiye’de okudum.
üniversiteyi Türkiye’de okudum.
O dönemki üniversite sınavına girerken, daha kötü bir sistem olabilir mi diye düşünmüştüm. Şu andaki sistem bakınca, daha kötüsünün de olabileceğini görmek ne üzücü… Doğru dürüst kimya sorusu çözmeden, matematik eşit ağırlık puanından kimya mühendisliğine girmeye hak kazandım. Sonra Alman hükümeti biz Almanya’da doğanlara, Türkiye’de herhangi bir Üniversite kazanmaları durumunda, Almanya’da okumaları için hak tanıdı. Almanya’da okumak fikri bana güzel geldi. Berlin duvarının yıkılmasından sonraki yazdı. Babamı ziyarete Almanya’ya gitmiştik. Bir akşam yolda birkaç Neo Nazi genç ile karşılaştık. Elbette Esmer görüntümden Alman olmadığımız belliydi.
“Almanya Almanlara!” diye bağırdılar.
O an karar verdim. Almanya’nız sizin olsun diyerek üniversiteyi Türkiye’de okudum.
Mühendislik okumak erken yaşta bana aşılanan Alman metodik düşünce sistemine çok güzel uymuştu. Benim Türkiye’deki kariyerimde, bu farklı bakış açım çok katkı sağladı. Farklı düşünmek bazen istediklerimi anlatmak için farklı yollar bulmam gerekliliğini ortaya koysa dahi, bana kendimi iyi hissettiriyordu. Farklı düşünenlere saygı gösterenlere daima katkım oldu. Bu şekilde çalıştığım yerlerin birçoğunda verimli ve değer katan çalışmalar gerçekleştirdim.